Bir Şeyin Sonu; Yıl Olabilir


Eski orta asya geleneklerdeki gibi yıl sonunun, baharın başına denk gelmesi daha uygun aslında. Yıl sonu diyoruz ama dışarıda bir şeyin sonu ya da başı gibi bir hava yok. Kara kış tüm hızıyla devam ediyor. Bizim için ise zoraki bir eğlencenin ötesinde herhangi bir mod değişikliğini ateşleyecek bir durum da yok. Yılın muhakemesini yapsak hepimiz sınıfta kalırız. Yapacağımız muhakemenin yarısı da kilo vermek ve sigarayı bırakmak ile ilgili olur. İnsanlık vasıflarımız ise daha hakim önüne çıkacak dosya numarası bile alamaz. Doğal olarak bir uyaran olmalı, yeni yıl geldi diye. Ayılar bile inlerinde uyuyor. Yeni yıl hayvanat ve nebatın umrunda değil ki?

"Rahat bırakın bizi! Kah toprağın bağrında, kah kendi bağrımızda uyuyoruz. Uyutuyoruz baharımızı"

Bu takdirde, yapay bir uyaran devreye girmeli. Yeni yıl için. Kırımızı kocaman harfler ile yazsak, hoşgeldin diye buyur etsek olur belki. Tüm kutlamalarda bir hayvan da katledilmeli ya! Onun için de Kandıralı'yı devreye soksak. Zaten bir ay öncesi A.B.D'deki Şükran Günü'nden hazırlıklı hindi hazret! İçi de boş olmaz şimdi.Grevi sos da bize ters gelir. Gel sen, ona güzel bir iç pilav yapalım. Dış pilav kuruya yakışır ne de olsa. Yanına artık kredi kartıyla marketten ne lazımsa...

Bu minvalde bir Gregoryen takvim yılını daha geride bırakıyoruz. Karınca, kararınca. Atalarımız, analarımız yaş alıyor, bebelerimiz büyüyor, kredi kartı yıllık ücretleri tahakkuk ediyor. Aç açıkta, tok sıcakta bekliyor. Stoklar sayılıyor, hedefler sıfırlanıyor. Zemberekler kuruluyor. TV ekranları büyüyor. Endişeler, özlemler de beraber büyüyor. Yağmur yağıyor, kar oluyor soğuyunca, kar beyaz oluyor kimine, kimine de dert oluyor soba parası. Geride bırakmanın dayanılmaz hafifliği ile istikbalin meçhul ufku karşıyor birbirine.

İşte meçhuliyet içinde; sağlık, afiyet ve neşe sağanağı altında ıslansın dertlerimiz! Hasretliklerimiz kavuşsun, hastalarımız iyileşsin, dermansızlarımız kuvvetlensin bu yıl! Büyüklerimiz afetsin, küçüklerimiz haylazlık etsin, evsizlerimiz çatı diksin, göz yaşlarımız dinsin, bu yıl! İşcilerimiz alın terlerinin, tacirimiz sermayesinin karşılığını alsın! Öğrencilerimiz bol not alsın, hocalarımız kıt not vermesin! Ağzının içine bakan öğrenmeye istekli gözler olsun önlerinde.

Hayırlı olsun, uğurlu gelsin 2 tane bin yılın üzerine bir onbeşli...        

Geçti


Babamın, sağ eli benliydi. Göçtü,gitti.
Japon elması ağaçları, Norveç konsolosluğunun yukarısı,
Tahtadan oyulmuş toplu tabancam arsada kırıldıydı.
1966 model WV servis şoförü uzun saçlı adı neydi?
Sınavda sancılanmam, Nalan'ın sınıfa işemesi geçti,
İlk aşka soyadı aynı kimlik hazırlamıştım,
Karşısında otururdu.
Ses sineması kapanınca atılmış bilet koçanları gözlerimin önünde
Onlar geçti.
Cumartesi günlerinin midemdeki kıpırtısı
Genzimi yakan kışlar Arjantin bira bardakları
Geçti.
Mahalledeki Trans am'lı, kimin abisiydi?
O da geçti.
Ya,Charles Bronson'a benzeyen, kimdi o?
Hatrımdan geçti.Gitti.

Erdek'de gece babamla denize girmem, sabah erken kayıkla balığa çıkmam
İğde ağacını gazoz ağacı diye kandıran küçük dayımın kahkahaları
"Pardon diyen eşekler" çoğaldı diyen sarı saçlı yazlık sinemadaki kız da geçti.
Kardeşimin ayağındaki midye kesiğinden damlayan kanla lekelenen kumsal yolu
Mini motel iskelesindeki samsun sigarası geçti.
Üç balkonlu Dalokay evi, cebinde beyaz fareli kuğulu parktaki adam
Amerikan kültür bahçesindeki Avşa şarabı da geçti
Atatürk'ün masasında bilardo oynanıp çift kaşarlı tost yemem
Hayvanat bahçesindeki  Yakup geçti.

Tuvalette tercih değiştirmem ve ilk şiiri yazmam
Soğuk mavi tren, sıcak mavi tren eskişehir'deki çene titreten soğuk
Tuhaf tuhaf bağırıp poğaça satan adam " yooaccçço" geçti.
İlk kalp çarpıntım son ayrılışım
Oğlumu ilk defa kucağıma alışım, ahtapot Asım hepsi geçti.
Aydınlık yüzlü küçük oğlum, 3 emzikten Noel baba
Sahil la sahil de geçti.

Terzi Naci, Foto Naci, Ömer amca, Necdet Bağdat hepsi
Yurttaki çift kişilik yatak Nejdar ve Tayfun ile Hayri de geçti.
Yazamadıklarım, konuşamadıklarım küfür edemediklerim kucaklayamadıklarım
Geçti...Göçtü...Gitti...