Hangi Taraftan?

Hangi Taraftan?

Sabah hangi tarafından kalktığını bilmiyorsun. Büyük ihtimalle yatağın hangi tarafı kalkmaya uygunsa oradan kalkmışsındır. Duvara çıkmadın, demek ki duvarın diğer tarafından kalktın. 
Kafanda güne dair bir ufuk yok. Kendini hayatın akışına bırakmanın avuntu gölünde yüzeceksin.  Yaptığın işlere ve söylediğin sözlere bir ana fikir yüklemekten bıktın. Ama, bıkkınlık hissetmiyorsun. Herkesin yaptığı gündelik işlere taammüden bir anlam kazandırmalısın. Sen farklısın ve yaptığın her şeyin farklı olması gerekir. Çay demlerken içine tarçın koyarsın. Salataya domatesi iri iri doğrarsın. Laflarını seçerek konuşursun. Kızmazsın, kızgınlık davranışlarını yitirdin. Ancak, kızgın olma halini yitiremedin. Davranışlarını değiştirdin. Duygularını değiştiremedin. Her şeyini törpülemeyi beceriyorsun.  Hem doğuştan gelen yeteneğinle hem de sonradan öğrendiklerinle.  Efendi sıfatını hak etmek için böyle yapman gerekiyor.  Yapılması gerekenleri biliyorsun ancak yapmak istediklerini bilmiyorsun.  Fakat, yapmak istemediklerinin farkındasın ve bunlar çoğu zaman yapılması gerekenler ile örtüşüyor.  İstemeyerek yapmanın ustası olmak, en iyi yaptığın iş bu olmalı. Saçını, sakalını, tırnaklarını uzamasına fırsat vermeden kesiyorsun.  Senden hiçbir uzantının dış dünyaya batmaması gerek.  Kalbin güm güm atmıyor, ciğerlerin nefes nefese kalmıyor, miden çatlarcasına dolmuyor.  Ayaklarına kara sular inmiyor, ödün patlamıyor, betin benzin atmıyor.
Sakin ve korkutucu bir dinginlikle duruyorsun.  Mıknatıs olduğunu düşünüyorsun.  Seni bulacaklar.  Parçacıklar serbestçe dolaşırken senin çekim alanına girecek ve sana yapışacaklar.  Fırsat kolluyorsun.  Neyin fırsat olduğunu bilmeden. 
Seçeneklere göre davranmayı seçiyorsun.  Önünde hangi seçenek varsa onların arasından en uygun olanını bulmak. Peki, ya tek bir seçenek varsa? Seçenek yaratma yetin yok! Bir yerlerde okumuştum.  Özgürlük kendi seçeneklerini yaratmaktır, diye.  Bu durumda sen özgür değilsin.  Ancak, etrafına bir özgürlük imajı yayıyorsun.  Özgür davranmak ile özgür hissetmek arasındaki fark bu olsa gerek.  Olmayı beceremiyorsun.  Hala yapmayı becermek istiyorsun.  Yapmaya şartlanmışsın.  Yapmadan olamıyorsun.  Olmadan yapabilir misin?  Yaparak olunan bir ortamda sen olarak ne yapabilirsin?  
Nasıl olursun? Nasıl oluruz?  Nasıl olurum?
Kendinden beklentilerin ne kadar fazla ve karmaşık! Bilgin artıkça daha da karışıyor. Bilgin olmak ile bilge olmak arasında işte bu yalınlık eşiği var. Daha çok bildikçe bildiklerinin tamamını kullanmak istiyorsun. Kullanamayınca eksik hissediyorsun. İnsanın kendisini bilgi ile tamamlamaya çalışması özünde bütünlük ile çelişiyor. “ Hamdım, piştim, yandım!” Pişince yanıyorsun. Yanmadan pişmenin bir yolu olmalı. Hamken çekirdeksin özünü içeren her şey orada. Olgunlaşınca kabuk bağlıyorsun. Bu seni dış etkenlerden koruyor ancak özüne ulaşmayı da engelliyor. Kabuk sertleşiyor, kuruyorsun. Özünü korumak için geliştirdiğin tabaka seni kurutuyor.

Kuruyorsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder