Bu sefer


Umutsuz bir dağın tepesinde otururken kendi zihnindeki kelimelere haddinden fazla değer verirsin! Hepsinden bir anlam çıkartmaya çalışırsın.  Yetmezse, başkalarının sözlerindeki büyülü heceleri ararsın!  Bir "Hahh!" yani "evreka" özentisidir o aslında.  Aramak ile bulmak arasında o büyük uçurumu görmezden gelirsin.  İki ayrı dünyaları bir sanırsın.  Birdir bilirsin.  Öyle görmek istersin.  Kaybolmuşsundur çoktan aslında.  Bulmak telaşının içerisinde, aramak kaosunda kaybolmuşsundur.  Uzak, uzak bakarsın kendine.  Anılar seni daha da uzaklaştırmak için daima pusudadır.  Kocaman ellerini derin kuyulardan uzatarak bir sirene gibi seni kandırmaya çalışırlar.  Hatta çalışmazlar, sen meyillisindir zaten.  Çoktan o derin kuyulara el vermeden inmeyi öğrenmişsindir.  Kayıverir gidersin.  Uzun ve ince bir yoldasındır, halbuki.  Sense geniş, karanlık bir boşlukta kaybolmayı seçersin.  Teker, teker. 

Uzun bir gecede karabasandır göğsünde inip kalkan.  Beyninin durmak bilmeyen kıpırtıları,  rüyalarında türlü kılık ve karakterlerde sahnededir artık.  Unuttuğunu sandıkların en yakınındadır, şimdi.  Bilinçaltı dediğin, güpegündüz günlük hayatın olmuştur, baksana!  Aklın ve yaşadıkların senden zekatlarını istemektedirler.  Zamanı geldi.  Zehirlenmişsindir.  Zehir, bildiklerin ve korkularınla kol kola damarlarında akmaktadır.  Tek bir parçan kalmıştır, dirençli.  O toksik denizde tek bir adadır, o.  Pırıl, pırıl parıltısı seni aydınlığa taşıyacak mıdır? 

Uyanıklıkla ile uyku arasında gidip gelmektesindir şimdi.  İsimleri karıştırmaya başlamışsındır, çoktan.  O tünelin ucundaki ışık, eski bir masal ya da çocukluğunda ezberlediğin dua gibi silik ve sönük hafızanda dans etmektedir.  Sana bir yerden göz kırpar!  Omuzlarındaki ağırlık ile uyanıp dizlerindeki dermanı bulacak mısın?  Bu Sabah?  Deneyecek misin?  Bir kez daha düşmeyi göze alabilecek misin?  Daha iyi düşebilecek misin?  Bu sefer?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder