Duvar Saatleri


Duvar saatleri dolu bir oda hayal ediyorum. Türlü, türlü, farklı farklı saatler.  Sanki, eski bir saat tamircisi dükkanı gibi.  Daha sonra odanın içerisine bir soba koyuyorum.  Alevler dans ederken ara sıra gözüme çarpıyorlar. Hafif kabarmış cam pleksi penceresinden bakıyorum alevlere.  Duvar saatlerinin zincirli kuyruklarının sonunda hep bir kozalağa benzettiğim saniye salıncağına bakıyorum.  Her bir saatin sarkacı farklı salınıyor.  Zaman akıp gidiyor.  Soba yanıyor.  Oda sımsıcak.  Bir sandalye çekiyorum, altıma. Duvarlara bakıyorum.  Duvarlar canlı gibi.  Saatler ile ahbaplık yapıyorum.  Bir masa yerleştirmeliyim, ama nereye? Sandalyeyi de yanına yanaştırıyorum.  Duvara, dayayacağım masayı.  Bir masa lambası ışığı altında bir kaç satır yazacağım, bırakacağım kalemi birdenbire.  Saate bakacağım.  Kalkıp gideceğim, yan odaya bomboş yalnız duvar saatsiz odaya, yazım, kalemim ve saatlerim orada kalacak.  Masadaki lambanın ışığı açık kalacak.  Kapı aralık kalacak. Yazı baki kalacak.  Zaman akıp gidecek,  daima...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder