Nasıl hatırlanmak istersiniz?


Kaldırım taşlarını sayarak kalabalık bir caddede yürüyen bir çocuk. Her tarafı ve gördüğü her şeye dikkatli bakarak, sanki hatırlamak için yürüyor. Önlerinde iki adam yavaş ve uyumsuz adımlarla ilerlemekte. Sanki biri sendeliyor. Diğeri ötekinin koluna girmiş, onun yürürken payandası olmuş sanki. Yaklaştıkça, sendeleyen adamın sarhoş olduğu anlaşılıyor. Çocuk sarhoşluğu bildiğinden değil beynine kodlanmış gibi anlıyor. Yolun karşısından ise kendinden yaşça daha küçük bir çocuk yaklaşmakta. Derme çatma boyacı sandığı ile ayaklara bakarak kendilerine doğru yürüyor. İkisi de kalabalık yetişkin cadde de boy veriyorlar.

Birden, havada savrulan hoyrat, sarhoş bir tekme; boyacı çocuğun sandığını  tarumar edip yolun zemininde parçalara ayırıyor. Sendeleyerek uzaklaşan sarhoş ile ağlayarak yerdeki malzemeleri toplayan çocuk. Her iki karakter de kadrajın farklı köşelerine doğru kayboluyor. Tam o sırada yetişkin caddenin en yetişkin insanı çıkageliyor. Çocuğun elinden tutup, yerden kaldırıyor ve eline o zaman için belki 1 haftada kazanamayacağı bir para veriyor. Şaşkın bakışları tatlı bir tebessüme dönüşüyor. Elini tutuyorum, babamın.

Çok yıllar sonra, işlek bir taşra hava limanında;

Aynı boyacı çocuk henüz okul pantolonuyla çıktığı gönülsüz ekmek kavgasının ortasında. Hevesli ama umutsuz bir teklifin ardından aldığı bir haftalık parası yüzünde tebessümün ötesinde bir suret aksettiriyor. Aklıma babam gelmiyor.

Bu akis benimle birlikte fotoğraflanıyor. Müdürümün cep telefonunda benim adımın yanına yerleştiriliyor. Her aradığımda o anı hatırlatıyor.

Nasıl hatırlanmak istersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder