Şimdi Diyelim ki


Şimdi diyelim ki: yıllardan 1979 Ekim Ayı'nın beşi, İstanbul'dayız. Kadıköy'ünde. Mühürdardayız. Üstad Haldun Taner yeni bir kitabı bitirmenin hazzı ile sandalyesinde kaykılarak, elleri başının arkasında 23. daktilosuna hürmetle bakıyor. Gülümsüyor. Masadan kalkıp, daktilo örtüsünü makinenin üzerine geçiriyor.

Mevsim itibarıyla daha pastırma yazına merhaba denmemiş. Sonbahar ancak sobalar yakılmamış. Kadiköy çarşısında palamudun çifti kim bilir kaç kuruş? İstavrit henüz tezgahlarda değil. Ya da bir çorba parasına kilosu gidiyor.

Mühürdar gün içinde sakin, Kadıköy desen değil. Moda desen hiç değil ki birkaç kaçamak sevgili ya da okul kaçkını kendine yer bulsun.

İkisinin ortasında bir saklı muhit. Üstadın seçimi de bu durumu destekliyor olsa gerek. Hem kalabalık halkın içerisindesin hem de seçkinci Osmanlı-Cumhuriyet sınıfının yanı başındasın.

Tramvaya uzak, çarşıya yakınsın. Bir sene geçmeden ihtilal olacak bu duruma dahi uzaksın.

Ama gün devrilecek, akşam mutlaka olacak.

Olunca da muhakkak İstanbul'a inmek ister insan . Hazır koca bir kitap bitmiş. İstiklal caddesi karışık mı acaba? Hanıma bir soralım bakalım akşama kimseye söz vermiş mi? Bugün poyraz da sert; ne giymeliyim üzerime? Derken ;evdeki işlemeli kestane renkli koca antika dolap küçücük elciklerinden sıvışarak büyük bir gıcırtıyla kapanır.

Pencerenin önündeki güvercinler bu sesle irkilerek pervazdaki yerlerini ileri geri hareketlerle değiştirirler. Birkaç kanat havalanmak istercesine çırpılır ancak o kadar. Pozisyonları sabitlenir.

Ucunda deniz görünecek gibi uzanan dar sokaktan kuyruğu kalkık kediler hızlı adımlarla geçiş yapmaktadır. Üstad pencereyi açar güvercinler uçar. Evin içerisine Kadıköy havasıyla bir gri beyaz güvercin tüyü girer. Masadaki kağıtlar,kül tablasındaki küller hercümerç olur. İki eliyle pencereye yaslanıp açtığı gibi kapar.

İşte bana da böyle oldu bir nefeste okuduğum "Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil "adlı kitabı.

Pencere açıldı. Yüreğime bir edebiyat havası doldu. Bir siyah satır , babamın ki gibi bir silüet kaldı hatıramda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder