Boşu boşuna


Uçarak bir tene dokunmayalım, bugün. Şöyle patt diye. Dudaklarını yukarı kaldıracak, gözlerini hafifçe kısacak, başını bir yana eğecek birine. Değecek birine konmayalım. Öpücüğüm ben. Konduğum yerde ateşler çıkmalı, Yüreklere su serpilmeli. İçler refahlamalı. Bir tatlı tebessüm doğurmayalım o çehrede. Bir bahar çiçeği olmayalım dokunduğum yerde. Tomurcuğum ben; yavaş ve heyecanla açılmalıyım. Güneşe döndürmeliyim yüzümü. Güneşe bakmalı dokunduğum yer. İçi ısınmalı, kala kalmalı öylece. Çatılan kaşları düzeltmeliyim, acele, bir an önce. Hadi, gidecek yerlerim var işte! Bekletmeyin beni yolum açık olsun, bu işte.

Gittim ben ama beceremedim işte.

Yapamadım, açtırmadım bir gül yüzü. Olmadı işte. Kaşlar çatık, yüzler düşük. Kaldırmadım. Güneş orada ama kimseyi baktıramadım. Başlar öne eğik, kalpler içe dönük. sesler suskun, edalar bezgin. Gezginler bitkin, ümit yuva yapmış söğüt dalına. Şairler kalem kemiriyorlar,bakına bakına. Ama, ne çare; acısız bir ölüm gibi usul usul etrafımız yanıyor, gidiyoruz be boşu boşuna...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder