../.
Hiç yataktan kalkmak istemediğim bir sabah, gri ya
da siyah bir gökyüzü, sırt ağrısı ve nasıl bu kadar bet bir sese ayarladığımı
bilmediğim telefonun çalar saati. Hiç
yatmamış gibi uyanılır mı? Uyandım
işte. Ayaklarımı sürükleyerek, banyoya
gidiyorum. Benimle birlikte nevresim takımı
da bir sürüngen gibi peşimden yatak odasından banyoya kadar geliyor. Gözüm kapalı aynanın karşısına geçiyorum. İki
elimi evyenin mermerine dayadım. Henüz
başım eğik ve gözlerim kapalı. Ama
ellerim yardımı ile nerede durduğumu biliyorum.
Yavaşça kafamı kaldırıyor, gözlerimi açıyorum. Beklediğimden daha iyi bir Ozan çehresi ile karşılaşıyorum. Kendimi her sabah aynada görünce,
seviniyorum. Bana mahsus bir şey değil
herhalde. Tüm insanların içindeki narsizm
kırpıntıları ego seviyelerine göre sabahları aynada mevcudiyetini gösteriyor
olmalı.
-
Duydun mu? Birader
-
Neyi?
-
Neyi, olacak, genel müdür önemli bir
konuda bir açıklama yapacak, saat 10:00 da büyük toplantı salonuna çağırdı
herkesi. Biraz önce, Pelin gelip haber
Verdi.
-
Hadi, tam da geç kalacak günü buldum,
desene.
-
Neyse, sence nedir konu?
-
Ne bileyim, canım. Müneccim miyim ben?
-
Bence kesin, genel müdür istifa ediyor,
görürsün.
-
Aman, Faruk bu kaçıncı söyleyişin , o
kadar çok söyledin ki birinde gidecek adam , sen den “Bak gördün mü diyeceksin”,
şimdiden söyleyeyim deme sakın!
../devamı yarın
../devamı yarın