../.
Ertesi gün şirkette
devrimden çıkmış edalarıyla yürüyen ile dolmuştu sanki. Siyah ve lacivert renkler ile boğucu olduğunu
o an anladığım bir renk cümbüşüydü insanlar.
Kuzguncuk da roman adları gibi kafe işletenler gibiydi herkes. Örgü kazak ve hırkalar. Doğal taş küpe ve bilezikler, saçlara takılmış nazar boncukları, ellerde kupalar
ve içinde bitki çayları ile bir sanat galerisini andırıyordu sanki. Masada ne yapacağımı bilmeden üzerindekileri
karıştırırken Erdem Bey’in yardımcısı belirdi önümde birdenbire. Benimle görüşmek istiyordu. Şirketin Che Guevara’sı Erdem Bey. Doğruca ve beraber ofisine gittik. Nazikçe ve gülerek beni karşıladı ve yer
gösterdi. Ahmet Bey’i görememiştim
ortalarda o gün.
-
Ozan Bey, sizin çalışmalarınızın
samimiyetinin farkındayım.
-
Öyle mi? Bunu fark etmenize sevindim,
doğrusu.
-
Evet, bu şirket için iyi bir şeyler
ürettiğiniz aşikar.
-
Size, bu yeni dönemde güveniyoruz ve
ihtiyacımız var.
-
Üstelik, size yanımızda çalışma
arkadaşından ziyade, ihtiyacımız var.
Yeni bir ortaklık yapısı üzerinde çalışıyoruz. Kolektif ve güçlü bir organizasyon ile
sermaye yapısını hedefledik.
-
Bu anlamda en az 10 ortaklı ve eşit pay
sahipliği hedefliyoruz. Bu manada 50.000
TL ile yeni ortaklık yapısının içerisinde size %10 ortaklık teklif
ediyoruz. Yurt dışı ile görüşmeler
başladı. Tahminim o ki, bu şirket
500.000 TL ‘ye bizim olacak.
(../ devamı yarın)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder