İki ayağımın üzerinde dikilirken 8. Bölüm


../.
Ertesi gün şirkette devrimden çıkmış edalarıyla yürüyen ile dolmuştu sanki.  Siyah ve lacivert renkler ile boğucu olduğunu o an anladığım bir renk cümbüşüydü insanlar.  Kuzguncuk da roman adları gibi kafe işletenler gibiydi herkes.  Örgü kazak ve hırkalar.  Doğal taş küpe ve bilezikler,  saçlara takılmış nazar boncukları, ellerde kupalar ve içinde bitki çayları ile bir sanat galerisini andırıyordu sanki.   Masada ne yapacağımı bilmeden üzerindekileri karıştırırken Erdem Bey’in yardımcısı belirdi önümde birdenbire.  Benimle görüşmek istiyordu.  Şirketin Che Guevara’sı Erdem Bey.  Doğruca ve beraber ofisine gittik.  Nazikçe ve gülerek beni karşıladı ve yer gösterdi.  Ahmet Bey’i görememiştim ortalarda o gün.

-          Ozan Bey, sizin çalışmalarınızın samimiyetinin farkındayım.

-          Öyle mi? Bunu fark etmenize sevindim, doğrusu.

-          Evet, bu şirket için iyi bir şeyler ürettiğiniz aşikar.

-          Size, bu yeni dönemde güveniyoruz ve ihtiyacımız var.

-          Üstelik, size yanımızda çalışma arkadaşından ziyade, ihtiyacımız var.  Yeni bir ortaklık yapısı üzerinde çalışıyoruz.  Kolektif ve güçlü bir organizasyon ile sermaye yapısını hedefledik.

-          Bu anlamda en az 10 ortaklı ve eşit pay sahipliği hedefliyoruz.  Bu manada 50.000 TL ile yeni ortaklık yapısının içerisinde size %10 ortaklık teklif ediyoruz.  Yurt dışı ile görüşmeler başladı.  Tahminim o ki, bu şirket 500.000 TL ‘ye bizim olacak.

 
(../ devamı yarın)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder