Marsilya Vapuru ( Senaryo Denemesi)


1-      İÇ / SABAH – IZAK’IN ARJANTİNDEKİ EVİ

Pencereden sızan gün ışığı İZAK ın umursamaz bakışları arasında odadaki toz zerreciklerini parlatarak ahşap zemini aydınlamaktadır. IZAK toz zerreciklerinin dansını seyreder. Gözlerini pencereden dışarıya kaydırır. Güneş gözünü kamaştırır.

 

2-      DIŞ/ÖĞLEDEN SONRA- İZMİRDEKİ MAHALLE

İZAK ile SABETAY Arnavut kaldırımlı sokakta kaldırım taşının üstünde beş taş oynamaktadırlar. Birden üzerlerinde bir gölge belirir.

İZAK ın annesi ( Ladino)

Hadi çocuğum gidiyoruz.

İZAK gözlerini açıp annesine bakar. Annesi telaşlı ve ürkek, kolundan tutup kaldırır. Boyasız ayakkabısı taşları yola doğru savurur.

SABETAY

İZAK ı nereye götürüyorsunuz? Madam Meri?

MADAM MERİ

Yavrucuğum, hazırlanacağız. Yine oynarsınız.

SABETAY , İZAK ın arkasından bakakalır. İZAK, evine doğru ağlayarak annesinin kolunda gider.
 

3-      DIŞ/SABAH- IZAK IN EVİNİN ÖNÜ

Faytoncu, faytonun bagajına bavulları sırayla yüklemektedir. SABETAY faytoncuya sorar.

SABETAY

Amca, kimlere geldin?

FAYTONCU

Madam Meri leri limana götüreceğim. Marsilya vapuruna.

 

O sırada kapıda İZAK ın babası kucağında küçük kızı ile merdiven başında belirir. Usulca ve aşağıya bakarak merdivenden iner. Bebek ağlamaktadır. Bir hamle ile faytonun arka koltuğuna yerleşir. SABETAY evin giriş kapısına doğru bakar. Madam Meri başında şapkası, elinde eldivenleri, yüzünü mendili ile kapatmaktadır. Bir yandan da hıçkırmaktadır. Sonra, usulca, kapıyı kapatır. Başını kaldırır, evin çatışına bakar. IZAK kısa pantolonu, izci şapkası, kahverengi botları ile annesinin elinden tutmaktadır. SABETAY ı görür. Hızla ona doğru koşar, kucaklaşırlar. IZAK elindeki misketi SABETAY a verir.

 

IZAK

Bunu hiç kaybetme. Benim en sevdiğim misketim. Bir gün senden alacağım.

MADAM MERİ, SABETAY ın başını okşar. Çömelir ve kucaklar. IZAK ı usulca ayırıp faytona,  Babasının yardımı ile bindirir. Faytoncu bagaj bölmesinin kayışını, eliyle kontrol eder ve sıkıca bağlar. Hızlı bir adımla, atların arkasına geçer. Kamçısını kınından çıkarır, havada usulca şaklatıp, tiz bir deh der. Atlar başlarını sağa sola çevirir. Ön ayaklarını hafifçe kaldırıp, ilerler. Faytonun arkasından yem kovası sallanır. SABETAY var gücüyle koşmaya başlar. Ellerini faytonun döşemesinde birleştiren, IZAK çenesini dayayarak arkası dönük SABETAY a bakmaktadır. İlk sokağı dönerler. SABETAY ile göz göze gelirler. SABETAY ellerini öne doğru uzatarak nefes nefese koşar. Aniden, tökezleyip yere düşer. Düştüğü yerden kafasını kaldırıp faytona bakar. IZAK kalkıp, atlamak ister. Babası belinden tutar. İki arkadaşın elleri, fayton uzaklaştıkça gözden kaybolur. SABETAY ağlayarak, kanayan dizini tutar. Hemen yanı başındaki kaldırıma oturur. Kirli gözyaşları yanaklarından süzülmektedir. Elinin tersi ile gözyaşlarını siler. Sıkıca kapalı yumruğu IZAK ın misketini tutmaktadır.

 

İÇ- AKŞAM/SABETAY’IN EVİNİN SALONU

Loş salonda, yıpranmış kadife kolçaklı koltukların oturma yerleri tavanda asılı gül motifli avizenin cılız ışığında parlamaktadır. SABETAY ın babası koltukta oturmaktadır. Bacak, bacak üstünde bir bacağını sallar. Mutfaktan SABETAY ın annesinin belli belirsiz konuşmaları duyulur. Yemeği tabaklara koymaktadır. SABETAY holdeki kilimin üzerinde gazoz kapağından tekerlekleri olan zebranın çektiği at arabasıyla oynamaktadır.

ÖMER BEY ( SABETAY IN BABASI)

Gördün mü? Hanım, bu Hitler belası ciddi, vallahi. Baksana kaç senelik komşumuz, burası da işgal olur diye gitti.

VECİHE HANIM ( SABETAY ANNESİ) elinde tabaklar mutfaktan yemek masasına doğru yürür. Bir yandan da “ Allah göstermesin “ der.

ÖMER BEY

Olur mu? canım. Ciddi bu iş. Baksana Marsilya’ya gidiyorlarmış. Oradan da kim bilir nereye? Avrupa’da da barınamazlar artık. Belki de Güney Amerika’ya gidecekler.

SABETAY kulak kesilir. Neler olduğunu anlamaya çalışır. Kafasını sağa sola sallar. IZAK ın misketi cebindedir. Çıkarır bir kez daha bakar. Misketi öper ve tekrar cebine koyar.

BÖLÜM …

İÇ –ÖĞLEDEN SONRA / İZAK IN ARJANTİNDEKİ EVİ

IZAK, sandalyede başını hafifçe öne eğer, gözlüklerini çıkarır, sol elinin baş ve işaret parmağıyla v harfi şeklinde yapar ve gözlerini ovuşturur. Tekrar gözlüklerini takar, sandalyeden hızla doğrulur. Televizyonu açar. Haber kanalını bulmak için birkaç kanal değiştirir. Bulunca durur. Sesini açar. Devlet başkanı konuğunu şaşalı bir salonda ağırlamaktadır. El sıkışırlarken, konuk başkanın maiyetini gösterir kameralar. Bu kişilerin arasında birden çok tanıdık bir yüz görür, IZAK. Yerinde duramaz, başını uzatıp, TV ekranın içine girer gibi hamle yapar. Protokoldeki, bu belli, belirsiz adamın sureti ekranda kaybolur. Başka bir haber girer. IZAK yavaşça, TV nin önündeki divana oturur. Başını iki elinin arasına koyar. Bakışlarını zemine kaydırır. Sevinçle tekrar tv ye bakar. Kanalda reklamlar yayınlanmaktadır.  Telaşla telefon rehberini aramak için masaya hamle yapar.  Sayfaları karıştırır.  TC konsolosluğunun telefonu bulur.  Numarayı çevirir.  Karşıdaki ses İspanyolca cevap verir.
 

KONSOLOSLUK SANTRALI ( ISPANYOLCA)

Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu, buyrun.

IZAK

Merhaba, ben IZAK Bahar. Bugün yurt dışından gelen bir heyetimiz oldu mu acaba? İçinde SABETAY isimli bir zat var mı, acaba ?

 
     ….
 

IZAK ile SABETAY telefonda buluşmak üzere sözleşirler.
 

SON BÖLÜM

İÇ –GÜNDÜZ / IZAK ıIN YATAK ODASI

 

IZAK evde yalnız başına telaşla hazırlanmaktadır.  Aynanın karşısında kravatını bağlar.  Gömleğinin pantolonunun içerisine sokar.  Kemerini takar. En son ceketini giyer, gardropdaki aynaya bakar, odadan çıkar.  Koridoru geçer,  holdeki portmantonun önünde durur.  Ayakkabılarını çıkartır.  Elleri titremektedir.  Ayakkabılarını giyer. Paltosu ve fötr şapkasını alır, paltoyu üzerine giyer, şapkası elindedir.  Daire kapısını kapatır.  Yüzü kapıya dönük loş apartman koridorunda kapıyı iki kez kilitler, döner asansörün düğmesine basar.  Asansör boşluğundan, ilerlemeye başlayan makara sesi “tarrk” diye duyulur.  Alnında birkaç damla ter belirir.  Midesini tutar, dizleri kırılır, nefes alması zorlaşır, şapka elinden düşer, merdiven başına yığılır, yumruğu sımsıkı, eli yavaşça gevşer, avucunun içinden bir misket yuvarlanır, merdivenin başından, basamaklarda zıplaya, zıplaya aşağı doğru gider.  IZAK ın başı merdiven başında, gözleri açık, ağzından bir bardak kan taş koridora yayılmaktadır.          

 

== S O N ==

Yazım tarihi : 04.12.2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder