İki ayağımın üzerinde dikilirken 9. Bölüm

../8.Bölüm

Doğrusu dinlerken gururla karışık bir şaşkınlık içerisindeydim.  Ne söyleyeceğimi bilmeden can kulağıyla Erdem Bey’i dinliyordum. Sözlerini bitirince bir an duraksadım.  Ben böyle bir şeyi istiyor muydum?  Parayı nasıl bulacaktım?

-          Erdem Bey diye söze başladım.  Böyle düşündüğünüz için size içten teşekkür ederim.  Bu benim için de önemli bir fırsat. Size bir cevap vermek için ne kadar zamanım var?

-          Vallahi, bu ay sonuna kadar yurt dışıyla sözleşme masasına oturmak istiyoruz.

-          Anladım.  Tekrar teşekkür ederim, size Cuma’ya kadar cevap vereceğim.

Bu kadar hevesli olacağımı ben de düşünmemiştim.  Kendi tercihlerim yerine karşıma çıkan bu fırsata bu kadar sarılacağım aklıma gelmemişti.  Bir yandan da bunun olumsuz bir durum olup olmayacağı konusunda git gel yaşamaya başladım.  Neden bu kadar hevesliydim. Sonuçta işimi severek yapıyordum.  Ancak, onun sahibi olmak gibi bir arzum hiçbir zaman olmamıştı.  Hatta iyi maaşlı bir çalışanın, iş sahibi sorumluluğu olmadan patrondan daha havalı olduğunu bile düşünüyordum.  Hala da öyle düşünüyorum.  Bu işin ortaya çıkışıyla oluşan kahramansı havaya kendimi kaptırdım, galiba.  Her şey birden bire oldu.  Erdem Bey’in ortaya atılması, şirketin kapatılmasına karşı tüm çalışanların birleşmesi, sanki bir gecekondu devrimi gibiydi.  Bu destansı kapitalist küçük oyun bahçesinde ben de ufak bir rol alacaktım.  Evet, evet almalıydım, mutlaka.  Belki benim seçimim değildi ama benim fırsatım olabilirdi.  Artık, kararlıydım.  O parayı bulacak, sevdiğim işin patronu olacaktım.  Ama, nasıl?  Parayı nasıl ve nereden bulacaktım?  İlk aklıma geleni yaptım ve annemi arayıp, yarın Bursa’ya geleceğimi söyledim.  Elbette konudan bahsetmedim.  Annemin etli pilavının hayali ile yola koyuldum.

../(devamı yarın )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder